Doğada Yaşamaya Rağbet Artıyor!
Türkiye'de son yıllarda gözlenen ve kentsel bölgelerden kırsal alanlara doğru artış gösteren tersine göç grafiği geçtiğimiz hafta Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Adlı'nın yaptığı açıklamada sunduğu verilerle bir kez daha gözler önüne serildi. upBlog'da sıklıkla dile getirdiğimiz doğada vakit geçirmenin faydaları ve doğanın insan yapısına ne kadar uygun bir yaşam alanı sunduğuna dair tespitlerimiz ışığında bu verileri değerlendirmeyi uygun bulduk. Yine sıklıkla bahsettiğimiz ekopsikoloji, stres ve anksiyete çözümleri, toprakla ve bahçecilikle uğraşmanın faydaları gibi bilimsel ve akademik çalışmaları derlediğimiz yazılar bir yana, insanlar kendi içlerinde de -özellikle pandemi döneminde- kentsel mekânlarda ne kadar sıkışık ve baskı altında yaşamakta olduklarını fark ediyorlar. Bu durum da doğal olarak arsa arazi yatırımlarında bir artış yaratarak kendini gösteriyor.
İyiden iyiye kısıtlamaların arttığı ve tamamen kapalı alanlarda geçirilen sürelerin önceye kıyasla katlandığı bu günlerde açık alanlarda ve temiz havada bulunmanın önemine işaret etmek de şart oluyor. Kentte yaşayan ve çalışan bir bireyin, eviyle işi arasında kullandığı ulaşım vasıtası da dahil olmak üzere bir gününün ortalama %93'ünü kapalı mekânlarda geçirdiğini biliyor muydunuz? Her 100 dakikanın 93'ünü, temiz havaya, güneşe ve doğal ışığa, ağaçlara ve kuşlara temas etmeden geçirmenin psikolojik olarak ne gibi etkileri olabileceğini tahmin edebilir misiniz? Türkiye'de evlerin balkon ve teras gibi iç mekân/dış mekân geçiş bölgesi sağlayan yarı-açık alanlarının bile kapatıldığı ve içeriye dahil edildiği bir kültürün hâkim olduğunu düşünürsek bilinçli olarak olmasa da kentsel yaşama dair negatif etkiler uzun vadede kendini iyiden iyiye gösteriyor.
Buradan hareketle Adlı'nın yayınladığı sayıları değerlendirecek olursak, pandemide gözlenen ekonomik buhrana rağmen özellikle kredi kullanılarak alınan konutlarda %42,5 oranında artış gözlenmesi insanların mevcut yaşam koşullarında bir değişime ne kadar ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor, diyebiliriz. Konut satışlarına artış olarak yansıyan kredi faiz oranları, kendini arsa arazi yatırımlarında da belli ediyor. 2020 yılı Ocak-Ekim döneminde toplam 368 bin 215 arsa satışı gözlenirken, bu sayı geçen yılın tamamına kıyasla %20'lik bir artışa tekabül ediyor. Arsa alımında bilhassa hobi bahçelerinin talep görmesi de önemli bir detay.
Sonuç olarak, pandeminin insanların doğayla ve haftasonu rekreasyon alanlarıyla ilişkisini kesmesinin bir çeşit farkındalığa yol açtığını söyleyebiliriz. uparazzi'nin yıllardır özenle vurguladığı toprak yatırımlarındaki avantajların sadece yatırımsal/finansal düzlemde değil, bireylerin gündelik yaşam kaliteleri, psikolojik esenlikleri ve huzurlu ve kaliteli bir aile hayatı sürdürebilmeleri anlamında da önemli olduğunu bir kez daha kanıtlayan bu durum, "Yatırımın Doğa Hali" sloganını benimseyen kurumsal politikamızla da birebir örütşmektedir. Arsa arazi yatırımlarına artan bu ilginin, doğru yatırım aracılık markalarıyla şekillenmesi ülkenin gayrimenkul alanında kalkınması ve mağduriyetlerin yaşanmadığı, pandemide ortaya çıkan zorlu atmosferle baş etmenin kolaylaşabildiği bir senaryoya evrilmesi anlamında çok önemli. Sayıların hiçbir zaman yalnızca sayı olmadıklarını, önemli noktalara işaret ettiklerini düşünecek olursak, bu yıl kayıtlara geçen bu arsa arazi satışlarındaki artışın; uparazzi'nin doğayla iç içe yaşamaya dair yaptığı çağrıyla ve anayasasında belirttiği ülkenin doğal sit alanı rezervlerine müdahale etmeden, hisseli satışlarla vatandaşlarda mağduriyet yaratmadan devam edebilmesi en içten temennimizdir.